Zeytin ağacının yaprakları arasından
Güneşin son ışıkları vuruyor yüzüme
Zeytin ağacının yaprakları arasından
Güneş hala sıcak
Hafif bir rüzgar var, tenimi yakan
Zeytin agacının dalları sallanıyor, dans ediyorlar belki de
Hüzünle salınarak, dans ediyorlar
Öylece aşağıya sarkmış, boşlukta süzülüyorlar
İçimdeki zehir gibi
Bir masalın içinde karşılaştığım o kadından aldığım zehir
Bilmiyorum, pamuk prenses ne umuyordu, kırmızı elmayı yerken
Ben ümitliydim, zehri yutmaya çalışırken
Prenses saflıktan mı yedi elmayı?
Peki ya ben?
Gözü açık, zeki, kurnaz ben!
Ne aramıştın zehrin ucunda?
Büyük harfelerle konuşuyor birileri, duyuyorum
Büyük harflerle konuşan insanlardan nefret ediyorum
Bunu söylemiştim ve yalanına kanmıştım
Gözü açık, zeki, kurnaz ben!
Zehir artık bedenimi esir almış,
Ben yaptım!
Yediğim ve yiyemediğim her lokmada tekrar canlanıyor
Suçlandığım her an, büyük harfli kelimeler geliyor dilimin ucuna
Kayboldum!
Farkında değilken iyiydim
En son ne zaman farkında değildim?
Ne çok erken farkına vardım?
Bir umut vardı içimde, kaybettim
Ama arıyorum!
Zehir beni esir aldı, ben kaybolmak istemiyorum
"Değerlisin sen!"
Değerli miyim?
Neden değer vermedim?
Bugün yanan kim?
Yakanlar neden benden daha öfkeli, bana?
Güneş gözüme değiyor,
Zeytin ağacının yaprakları arasından
Bir yola bakıyorum, tam ortasında öylece oturmuşum
Daha önce bilmediğim, ayak basmadığım yerlerdi
Şimdi sıradan
Geçen de Büyük İncir'e sordum,
Bana her şeyi geri verebilir misin, diye
Cevap vermedi, ince bir rüzgar esti
Yaprakları sallandı, belki onlar da dans etti
Zehir bedenimde dans ediyor hala
Ben nasıl kurtulacağım?
Zehir nasıl atılır?
Büyük harflerle konuşan adamlar devam ediyor
Duymak istemiyorum
Güneş uzaklaştı artık
Çok uzakta, ağaçların ardında batmakta
Ne kadar çok yol almışım
Henüz gidilecek çok yol var
Henüz gidilecek çok yol var mı?
Zehir neyin nesiydi
Gözü açık, zeki, kurnaz ben!